2018 Turizmde Farklılaşma Yılı Olsun

Farklılaşanın var olduğu, farklılaşmanın yok olduğu günümüzde hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorsak, Einstein’ın dediği gibi deliyiz. Terörün ve bölgesel krizlerin ağır bastığı ülkemizde 2014’deki harikalar yaratan ancak 2015 ve 2016’da da ciddi düşüşler yaşayan son iki yıla göre bu yıl yükselme trendindeki Türk Turizminde artık mazeretlerin kabul edilmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Umutların olacağı, bu umudun da sağlam temelli vizyonla, misyonla ve değerlerle olacağı bir yıl olması için artık farklı düşünmeliyiz. O yüzden kazan kazan ilkesi ile hareket ederek bu yılı farklılaşma yılı olarak görülmesini umuyorum.  Türk Turizmi ile ilgili gelecek yorumlara baktığımızda 2015 gelirlerin 2019’da ancak yakalanacağı söylenmesine rağmen biz Turizme gönül veren insanlar paradigmamızı değiştirebilirsek, olumsuz düşünceleri kafamızdan silerek pozitif düşünceler ile, pozitif duygular ile ve davranışlarla sonuçları pozitife çevirebiliriz.  Hem de dünyadaki ve tüm Türkiye’deki olan veya olabilecek tüm tehditlere rağmen.

2017 sonu itibarıyla dünyadaki turist sayısı 1,28 milyar kişiyi bulmuş durumda, bu da geçen seneye göre yaklaşık yüzde 3,5 artış demek. Turizm harcamalarının da 1,3 trilyon doları bulacağı tahmin ediliyor, bu da geçen seneye göre yaklaşık yüzde 2,9 gibi artış. Türkiye’de durum ise 31.5 milyon kişi ve 25.1 milyar dolar gelirle Dünya pazarından turist sayısı açısından aldığımız oran %2,46 iken, gelirden aldığımız pay ise %1,93. Yani gelirden aldığımız pay her geçen yıl düşüyor. Bizim odaklanmamız gereken şey de işte bu geliri nasıl arttırabileceğimizdir. Çünkü dış ortamdan kaynaklı tehditler turist sayısının düşüşüne etki etmektedir. İşte turist sayısının düşmesine rağmen geliri nasıl arttırabiliriz onu düşünmemiz gerekmektedir. Çünkü otoritelerin söylediği 2018 Türkiye tahminleri tutarsa ve Dünya rakamlarının da değişmediğini kabul etsek bile turist sayısından alacağımız pazar payı %2,82’yi, gelirden alacağımız Pazar payı ise %2,17’yi geçmeyecektir. İşte bizim turizmin etkileneceği tüm tehditlere rağmen içimize dönerek nasıl gelirlerimizi arttırabilirizi düşünmemiz lazım. Yoksa yatırım aşamasındaki 253 bin yatakla toplam kapasitenin 1,7 milyonu aşacağı öngörülmesi bizim gelirlerimize çok değer yaratmayacaktır. Bu konuda birkaç önerimi sizinle paylaşmak isterim;

Eskiden Fiyat=Maliyet+Kar’dı, şimdi bu denklem Kar=Fiyat-Maliyet’e dönüştü. Fiyatı artık misafir belirliyor, bizim kar edebilmemiz maliyeti düşürmemize bağlı, bu da ucuz işçilikle olacak şey değil. Bizim artık “işi en iyi o işi yöneten değil, o işi yapan bilir” anlayışı ile çalışanımıza dönmemiz lazım. Onların fikirleri ile yaratacağı değere odaklanmamız, misafirin ödemediği herşeyi israf olarak tanımlayıp yalın dönüşümü turizmde de gerçekleştirmemiz lazım. Çünkü gerçekten farkında olmadığımız çok israf noktalarımız var ve önce onları yok etmemiz gerekiyor.

Turizm ile ilgili sürekli ürettiğimiz mazeretler var. Ben bu konuda diyorum ki hayat sana limon verdiyse sende limonata yap. Yani mazeret üretme. Ne yazık ki Türkiye’de Turizm sektöründe sürekli mazeret üreten negatif düşünen ve bu negatifle asıl krizi kendi içinde yaşatan bir sektör olduk çıktık. Nedir bu kriz ve risk? Şirketlerin normal rutin prosedürlerin/uygulamaların kullanılmasıyla baş edemedikleri ve ortaya çıkan ani değişimin, stres yarattığı durumlara kriz diyoruz. Risk ise gelecekte olması muhtemel tehdit ve fırsatlardır. Yani sen eğer gelecekteki olabilecek tehditleri öngöremezsen, risklerin olasılık ve etkilerini bir risk matriksi ile değerlendirip önlemlerini almazsan işte kriz gelir ve seni yok eder ve o güzelim krizi fırsat olarak kullanmaktan seni alıkoyar. Bunun için bu sektöredeki herkesin yapması gereken; kriz ve risk yönetimini önemsemesi ve senaryolarını kurgulayarak hazırlıklı olması, böylece karşımıza gelen tehdit artık bizim için fırsat olur ve kazanan oluruz.

Dünya “Big Data”(Büyük Veri) diyor, ama ne yazık ki bu sektörde biz big data’ya yatırım yapmıyoruz. Halbuki elimizdeki verilerin %80’ni işlenmeyi bekliyor. Dünya’da şirketler Big Data’dan yararlanarak gerekli veri analizlerini yapıp kar marjlarını maksimuma taşıyacak yararlı bilgilere ulaşabiliyorlar. Big Data’yı verimli bir şekilde kullanan dünyadaki büyük perakendecilerin, faaliyet karlarını %60 arttırdığını McKinsey’in araştırmalarında görüyoruz. Gartner’ın araştırmalarına göre 2016 yılında şirketlerin %73’ü Big Data’ya yatırım yapmış. Big Data analizlerinden yararlanan kurumlar, markalar ve şirketler doğru verilerle, doğru zamanda yaptıkları doğru stratejiler ile işlerini şansa bırakmıyorlar ve hızla büyüyorlar. Ya bizim Turizm Sektöründe bu nasıl? Google’ın Baş Ekonomisti Hal Varian çok güzel söylüyor; «Veriyi kullanabilmek, onu anlayabilmek, işleyebilmek, veriden bir değer çıkarabilmek, onu görselleştirebilmek ve başkalarına anlatabilmek gelecekte çok önemli bir yetkinlik olacak.»

Bu sektörde Distruptive(Yıkıcı) Teknolojilere önem vemeliyiz ve nasıl fark yaratmak için kullanmalıyız düşünmeliyiz. Bunlardan bazıları; Internet-Mobil Internet,  Endüstriyel Internet, Bilgi İşlerin Otomasyonu, Nesnelerin Interneti, Bulut Teknolojileri, Çok Gelişmiş Robotlar, Yapay Zeka, Enerjinin Depolanması, 3D Printing, Halogram Çalışmaları, Çok Gelişmiş Sondaj Teknolojileri, Yenilenebilir Enerji ve Otonom Araçlar. İşte bunları nasıl bu sektörde fark yaratmak için nasıl kullanabiliriz düşünmemiz lazım. Örneğin; Kendi enerjisini kendi üreten tesisler yaparak enerji giderlerimizi düşürmemiz gerekiyor. Bunun için tesislerimizi akıllı tesisler haline getirmemiz lazım. Tesislerinizde, mutfakta, resepsiyonda, depoda, kat hizmetlerinde, teknikte vb. yerlerde yapay zekayı kullanmak için neler yapıyorsunuz?

Misafirin ismi artık değişti. Üretici ile Tüketici karıştırılarak artık Turizmde misafir “TÜRETİCİ” oldu. İşlerimizi yenileştirmek, iş akışlarımızı farklılaştırmak, turizmde çeşitliliği sağlamak için ne kadar misafirin fikirlerinden ve yaratıcılığından faydalanıyoruz. Yoksa hala departman yöneticimizin hazırladığı misafir memnuniyet anketleri ile mi bir şeyler yapıyoruz. Onu yapıyorsanız işte yazımın başındaki Deli sizsiniz.

2018’in işinin liderlerinin çıkarılarak çalışanına odaklanıldığı, misafirlerin inovatif fikirlerine odaklanıldığı, israfın yok edildiği, risk analizlerinin yapıldığı, krizlerin fırsat olarak kullanıldığı, turizmin çeşitlendirildiği, yapılan hizmetlerin markalaşmış hizmetler olduğu ve tüm misafirlere marka deneyimlerinin yaşatıldığı, yıkıcı teknolojilerin kullanarak fark yaratıldığı, big data’yı kullanarak karlılığın arttırıldığı ve turizmcisi ile, turizme gönül veren sivil toplum kuruluşları ile ve en önemlisi turizme sürekli destek verecek turizmin bürokratları ile ve sürdürülebilir, güzel ve FARKLI bir yıl olsun.

Saygılarımla

Dr.Barbaros KON

volkandalyan

This Post Has 0 Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top